12 Mayıs 2019 Pazar

MISIR EL ARİŞ




Çölün derinliklerinde yanlarında cep telefonları, gaz silindirleri ve TNT olan bir grup erkek toplandı.
Kanalı'ndan başkente geçmek üzere bir feribot sırasına giriyor, ama sonra direksiyon kırıp Akdeniz kıyısına doğru gaza basıyorum.
Kuzey sadece bürokratik yönden değil farklı açılardan da çok ayrı duruyor; manzaranın dahi güneyin yüksek, pembe dağlarıyla hiçbir benzerliği yok. Kumullar göz alabildiğince uzanıyor, otoyolları örtüyor ve dört bir yanda ufku kaplıyor. Kuzey Sina'da her şey çok uzak görünüyor.
Mısır yönetimi bir zamanlar kuzey sahillerinde ciddi bir potansiyel görmüştü. Bundan bir nesil önce, geniş plajları ve sıra sıra palmiye ağaçlarıyla El Ariş, Akdeniz'de bir pırlanta gibi ışıldıyordu. Devlet kente ilgi göstermiş, oteller ve işletmeler arasında iyi okullar yükselmişti.
Mercan resiflerine dimdik inen sarp dağlar yerine, kum plajları ve sığ denizlere doğru uzanan düz yapısıyla El Ariş, turizm alanında kalkınmaya güneye oranla daha uygundu.
Ancak yirmi yıl önce güneyde yaşanan hızlı gelişme tüm kaynakları kuzeyden uzaklaştırdı. Ayrıca, sadece 48 kilometre uzaklıkta yer alan Gazze'de süregiden huzursuzlukla birlikte son yabancı turistler de burayı terk etti.
Şimdilerde El Ariş'e girmek, yarım bırakılmış tabaklar ve boş sandalyelerin yer aldığı ani- den sona ermiş bir akşam yemeği partisine katılmaya benziyor. Kapalı bir turizm ofisinin ve Akdeniz'e bakan terk edilmiş otellerin önünden geçiyorum. Kent merkezinde genç erkekler kaldırımlarda oturmuş, bir şeyler bekliyormuşçasına sokakları gözlüyor. Bir araştırmaya göre, 20-30 yaş grubundaki her on kişiden dokuzdan fazlasının sürekli bir işi yok, güneydeki otellerde çalışma izni alma umudu ise daha da düşük.
Mısır'ın diğer bölgelerinde haftalar geçirdikten sonra, El Ariş'te kısa bir süre kalınca, insan sanki burada hiç kadın yaşamıyormuş gibi bir duyguya kapılıyor. Sina'nın diğer bölgelerinde tüm toplumsal ayrımlar dine değil, sınıfsal konum ve geleneklere de dayanıyor, kadınlar da erkekler kadar toplumsal yaşamda boy gösteriyor. El Ariş ise kadınları genellikle evde ve örtülü tutan İslami muhafazakârlığa kaymış. Burası İyad Salah'ın, Muhammed ve Süleyman Flayfil kardeşler dâhil, Bedevi suikastçıları topladığı ortam.
Bir çocuk, ihtiyar Şeyh Ahmet Flayfil'i çağırmak üzere koşturuyor. Güneşten kavrulan avluya girerken gözlerini kırpıştıran Şeyh Ahmet, tüm Bedevi geleneklerine aykırı bir biçimde, ne oturuyor ne de çay ikram ediyor. Uzun uzun beni süzdükten sonra, “Ölü oğullarımı sormaya mı geldin?” diyor.
Evet öyle yapmıştım.
Şeyh iç geçirip pencereden dışarı, uçsuz bucaksız kumullara doğru bakıyor. Kasaba halkı, Şeyhin oğullarının uzun sakal bırakmaları ve komşularıyla birlikte camiye gitmek yerine iba det için çölde inzivaya çekilmelerini dillerinden düşürmüyor. Şeyh öz evlatlarını reddetmiş.
En sonunda, “Öldüler” diyor. Ve, başka hiçbir şey söylemeden gidiyor.
Ekim gecesi iki bomba daha patlamıştı. O Yaser el Bedrevi, Nuveyba'da, otel odasının balkonunda dikilmiş, sahil boyunca kuzeye, sırt çantalı gezginlerin kampına doğru bakıyordu. İşte tam bu sırada kamp alanında büyük bir patlama gördü. Saniyeler geçmeden patlamanın sesi de duyuldu; aşağıda, kumsalda ki neredeyse tamamı İsrailli olan müşteriler dönüp baktıklarında patlama bölgesinin üzerinde küçük, mantarımsı bir bulut oluştuğunu görecekti. El Bedrevi, nükleer bomba, diye geçirdi içinden. Sina, barışın hüküm sürdüğü, huzurlu bir yer olarak ün salmıştı, bu nedenle bu bulut görüntüsü bir anlam ifade etmiyordu.
Kampın dışında uzanan yolda, arabasının içinde bir adam aracı içeri doğru sürmeyi dene- miş, ama fenerli bir koruma görevlisinin ortaya çıkmasıyla son anda ürkmüştü. Telaşla arabayı geri geri sürmüş, bir kumula saplanmış, ardından yürüyerek oradan uzaklaşmış ve uzaktan kumandayla aracı patlatmıştı. Yakınlardaki bir diğer kampta, bir başka sürücü, üzeri palmiye yapraklarıyla örtülü bir lokantanın yakınına aracını park etmiş, arabayı havaya uçurmuş, lokanta ve pek çok bambu kulübe yerle bir olmuştu. Patlama sonucu iki İsrailli ve bir Bedevi öldü. Ve yine sürücü görünmeden kayıplara karıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder