31 Ağustos 2019 Cumartesi

Bodrum Yok Edilen Tarihi Bir Yeri


Tarihe sırt çevirmek derken, biri bana hipodromun üzerine sanayı sıtesı ınşa edildiğini söyledi. "Eşek şakası" yapıyor sandım. Dün­yanın yedi harikasından birinin bulunduğu topraklarda olup bitene bakın. Herkesin yer­yüzüne çıkarmaya çalıştığını biz daha çok gömer dururuz nedense. Bodrum bazen in­sanı çileden çıkarabilir. Trafik, dükkanlardan dışarı taşan taklit tişörtler, parfümler, koyla­ra dolan kooperatifler, koyları uzun uzadıya işgal eden yatlar...

Yarımadanın yerlisi, turistlerin istilasına rağmen kendini hiçbir zaman arka plana çekmez. Bodrum onundur, bunu bilir. Küba ha­reketlenirken o hemen karşıdaki kahvede çe­kirdek çıtlatıyordur. Olup biten seyretmeye değerdir. Motosikletler, arabalar gelir, dolup taşar Küba Bar. Yine en renkli pazarları köy­lüler kurar, en güzel kıyıları balıkçılar bilir, te­pelerdeki en güzel parkurlar buranın yerlisin­den sorulur.

30 Ağustos 2019 Cuma

Milas'ın Renkleri


İlkçağ'da mermerleriyle ünlü kent Milas, şimdi apartmanlarıyla göz dolduruyor . Görmezliğe gelmek mümkün değil. Bir zamanlar, Bod­rum'a giden çevre yolunun sol tarafı, uçsuz bucaksız Milas Ovası'ydı. Ovaya, apartmanlar dikildi, çiftçi sonunda kendine ekecek başka toprak aradı. Daha ne kadar Milas, bir ovası olduğunu iddia edecek, bunu tahmin etmek zor. Oysa, Atatürk Bulvarı'nda, Milaslı ağala­rın Ege adalarından gelen Macar ustalara yaptırdıkları renkli Macar Evleri'ni görünce, başka bir Milas hayal ediyorum . Tabakhane Caddesi 11 numarada, yıkılmak üzerede ol­sa da, o daracık sokakta heybetle duran ev­deki ince zevki fark edebiliyor, Milas'ın geç­mişinde, görünenden çok farklı bir zenginlik sakladığını düşünüyorum.

Milas'ın zenginliği, insanlarıydı. Bir dönem, Yahudiler, Rumlar ve Ermeniler burada Türk­lerle bir arada yaşadı. Milas'ın merkezinde, Yahudilerin havraları, evleri, dükkanları, 1950'Iere kadar da nüfusu bine ulaşan bir cemaatleri vardı. Bugün Milas'ta tek bir Ya­hudi bile yaşamıyor. Ancak insan çeşitliliği hala var. Milas'ın civar köylerinde, davul ve zurnadaki yetenekleri herkesçe bilinen Kıpti­ler yaşıyor. Kıptiler civardaki ve hatta Bod­rum'daki ya da Muğla'daki düğünlere çağrı­lıyorlar. Ayrıca, kendilerine "Araplar" diyen Milaslılar, kerestecilik yapan Tahtacı Alevner ve doğudan gelenler, Milas'ın geçmişteki renkliliğinin bir devamı gibi...

29 Ağustos 2019 Perşembe

Bafa Gölü ve Büyük Menderes


Bafa Gölü, farklı bir göl. Etrafı, günler boyu sizi oyalayacak malzemeyle dolu. Eski Lat­mos yani bugünkü Beşparmak Dağı'nın ya­maçlarında, sırlarını henüz tam açığa vurma­mış bir tarih saklı. Buralarda doğa yürüyüşle­ri yapmak, kuşları izlemek ve kamp kurmak, hiç de sıradan bir aktivite değil. Gölün üze­rindeyse, keyifli bir tekne turuyla gezilebilecek adalar ve Üzerlerinde manastır kalıntıları var. Üstelik burası en kalabalık turistik sezon­da bile, kaçacak sakin köşeler le dolu. Bafa Gölü'ne yapılabilecek en büyük haksızlık, yol üzerindeki bir lokantada balık yiyip, yola de­vam etmek olacaktır.

Büyük Menderes Nehri, Afyon'un, deniz seviyesinden 1000 metre yükseklikteki dağ­larından doğar, 560 km boyunca, kıvrıla kıv­rıla akarak, getirdiği alüvyonlarla, Söke yakınlarında Ege Denizi'ne dökülür. Eski dö­nemlerde, ağaçların kesilerek yok edilmesi nedeniyle, erozyon fazlaydı. Nehrin büyük kıvrımlarla taşıdığı bu toprak, Menderes Del­tası'nın oluşmasının önemli nedenlerinden biri. Bu delta, zaman içinde adeta bir batak­lığa dönüştü, sivrisinekler çoğaldı, halk arasında sıtmadan ölümler baş gösterdi. Men­deres Nehri'nin alüvyonları, kıyılardaki liman kentlerini doldurduğundan, bu kentlere ge­miler yanaşamaz oldu ve zenginliklerinin kaynağı olan ticaret azalınca, halk fakirleşti ve buralardan göçler başladı. Bu da birçok medeniyetin yok olmasına neden oldu. 


Söke'ye 25 km mesafedeki ve en derin yeri 25 metre olan Bafa Gölü, 60 km 2 alana yayı­lıyor. Denizle bağlantısı nedeniyle, Bafa Gölü'nün suyu biraz tuzlu biraz da tatlı. Bu su, balıkların yaşamasına uygun. Balıklar, deniz­den göle giriyor çıkıyor ve yumurtalarını göl­de bırakıyor. Yılan balığı, levrek, kefal, yayın gölde yaşayan balıklar. Eskiden gölde bol miktarda olan sazan, suyun tuzlanmasıyla yok denecek kadar az artık.

28 Ağustos 2019 Çarşamba

Menderes Bölgesi'nde Nerede Kalınır?


Priene Pansiyon & Kamping

Mandalina ağaçlarının altında, çok hoş bir bahçede sade, tertemiz taş odaları var. Priene'ye yakın konaklamak isteyen turistlerin çoğu burayı tercih ediyor. Tuvaletli, banyolu odalar, kışın sıcak yazın serin.
Güllübahçe, 0256 547 10 09, 0542 542 87 87

Gülten Pansiyon 

Priene yakınındaki iki mütevazı konaklama se­çeneğinden biri. Turistlere hizmet veren, bu aile işletmesi pansiyonun tuvaletli, banyolu, vantilatörlü odaları, küçük bir havuzu ve ha­vuza bakan bir terası var.
Güllübahçe, 0256 547 12 18

Hotel Haymanalı

Söke'de kalmayı tercih edenler için, merkez­de, köklü bir otel. 
Söke, 0256 518 17 26

Akalın Otel

Garajın hemen karşısında. 
Söke, 0256 512 77 93

27 Ağustos 2019 Salı

Karacasu ve Buldan Yemek


Anatolia Restaurant

Güzel bahçe düzenlemesi, tertemiz kareli masa örtüleri ve doğal dekorasyonuyla, Afrodisi­as yolu üzerinde, 15 yıllık köklü bir lokanta. Mezeler, ızgaralar, pideler lezzetli. Burada kamp yapmak da mümkün. Gruplara otantik gösteriler düzenleniyor. 12 ay açık. Geyre, Karacasu, 0256 448 81 38,
www.anatoliaturizm.com.tr

Doyurum Restoran ve Kamping


Danslı ve müzikli gösterileriyle, bu yol üzerin­deki diğer restoranlara örnek olan Zihni Do­yurum'un oğulları Attila ve Zeki Doyurum kar­deşler, babalarının mekanını yaşatmayı sürdü­rüyor. Menüde pideler, mezeler ve ızgaralar var.
Karacasu, 0256 451 22 90

Doğa Restaurant

Afrodisias yolu üzerinde iyi servis veren, bahçeli lokantalardan biri. 
Dandalaz Mevkii, Afro­disias, Karacasu, 0256 441 36 00 

Ağam
Spesiyalitesi, Buldan'ın otlu pidesi. Tertemiz, bir aile işletmesi. Kurtuluş Mah. Atatürk Cad. No: 12 Buldan, 0258 431 88 85

26 Ağustos 2019 Pazartesi

Afrodisias


Asya'daki tüm kentler içinde, Afrodisias'ı kentim seçtim" demişti, Roma İmparatoru Augustus. Bu söz, üzerine kanunların, anlaş­maların ve kararların yazıldığı, tiyatronun arşiv denilen duvarına kazınırken, bu güçlü im­parator, günün birinde bir başkasının Afrodi­sias'ı elinden almaya cüret edeceğini tahmin edemezdi kuşkusuz.

Prof. Dr. Kenan Erim'e neden evlenmediği so­rulduğunda, "Afrodisias'la evliyim" demişti. Tutkusu ölünceye dek sürdü. Vasiyeti üzeri­ne, yıllar boyu restorasyonunu üstlendiği, baş döndürücü tetrapilonun yanına gömüldü. Tıpkı, kente büyük katkılarda bulunarak Afro­disias'a sahip çıkan ve 2000 önce buraya gö­mülen, Zoilos gibi...


Paylaşılamayan kent Afrodisias'a bir akşamüstü vardım. Güneş daha altın rengini göster­memişti. Vahşi bir doğanın içinden yükselen antik kent, toprağın üzerinde, bembeyaz mermer yapılarıyla parlıyordu. Bu kentle ilgili, "Sen daha doğmamıştın" diye başlayan bir hi­kayeyi hatırlıyorum. Burada, 1959'daki dep­remden sonra, büyük bir bölümü terk edilen Geyre adında bir köy varmış. Geride kalanlar, taş evlerde, çocukları, koyunları, köpekleri, ta­vuklarıyla yaşarmış. O yıllarda, yolu buraya düşen gezginlerin hep aynı şey dikkatini çe­kermiş. Bağların, mısır, tütün ekilmiş tarlaların ve kavak ağaçlarının arasındaki köyün her ya­nına yayılmış sütun başlıkları, lahitler ve hey­keller... Evlerin içindeki, sütun başlığı masa olarak, bahçelerdeki lahitler hem yalak, hem de çamaşır teknesi olarak kullanılırmış. Kenan Erim, bu döneme rastlayan Geyre yolculuğunu şöyle anlatıyor: "1959 yılının temmuzunda Nazilli' den yola çıktığımda, bu denli önemli bir seyahat olduğunu bile tahmin edemezdim. Karacasu'dan sonra çok kötü bir toprak yolla Geyre'ye ulaşmadan önce, Afrodit Tapınağı'nın sütunlarını gördüm. Köy tamamen Afrodisias'ı kaplamış ancak muhteşemliğini gizleyememişti. Akşam olmadan cipim beni tekrar Nazilli'ye ulaştırdı. İlçenin tek otelinde­ki odamda, günlüğüme şunları yazdığımı ha­tırlıyorum: hayatımda yeni bir dönem başlıyor." Afrodisias'ın üzerine kurulan Geyre köyü, nasıl bir zenginlikle iç içe olduğunu hiçbir zaman bilemedi. Gün geldi, Augustus'un kentini tamamıyla terk etmeleri gerekti. 1961 yılında, New York Üniversitesi Klasik Arkeolo­ji bölümünde hocalık yapmakta olan Kenan Erim'in başında bulunduğu kazı ekibi, buraya geldi. Kenan Erim, o gün buraya yerleşti ve ölünceye dek de burası için çalıştı. Keyif aldı­ğı aryaları gramofonundan dinlerken, kurbağaların sesi, müziği bastırdığında bile, güldü ve geçti. Kenan Erim'in Afrodisias'ı ortaya çı­ karma çabası, kölelikten gelen Zoilos'un varı­nı yoğunu kenti güzelleştirmek için harcama­sı, kente olan düşkünlüğünü halktan vergi almayarak gösteren İmparator Augustus'un jesti ve heykeltıraşların yaratıcılıklarını kullana­bilecekleri bu kente dünyanın her yanından kalkıp gelmeleri...

25 Ağustos 2019 Pazar

KUŞADASI BİLGİ


Kuşadası, son 35 yıldır gelen turist gemileri sa­yesinde gelişti. Ancak, hiçbir zaman Bodrum, Çeşme, Marmaris, Antalya, Alanya gibi yabancıların tatillerini geçirdikleri bir turizm beldesi olamadı. Yine de bazı İngilizlerin tercihi. Kuşa­dası'nı dolaştığınızda ya da burada bir otelde kaldığınızda, hep bu şikayetleri duyarsınız. Es­naf, gemiler geldikçe memnun olur.



Kuşadası, her zaman turist gemilerinin günü­birlik uğrayıp ayrılmasıyla renklenen ve zen­ginleşen bir liman oldu. Burası hiçbir zaman, bir tatil beldesi olarak, Bodrum'la ya da Çeş­me'yle rekabet edemedi. Zaten, oralar kadar da yerli turist çekemedi. Ancak gün boyunca adanın içine dağılan, özelilkle İngiliz, İrlandalı ve Avustralyalı turistlerin hemen hemen hepsi­ ni akşamları Barlar Sokağı'nda görmek müm­kün. Bu turistler deniz, güneş, eğlence ve uy­gun fiyatlar nedeniyle Kuşadası'na geliyor. Ci­vardaki antik kentlere olan yakınlığından dolayı Kuşadası'nı seçtiklerini sanmıyorum. Ayrıca aşı­rı yapılaşma sonucu, dokusu olmayan bir tatil beldesinde bulunmaktan rahatsız gibi de görünmüyorlar. Kuşadası'nın en büyük avantajı turizm mevsiminin uzun olması.

24 Ağustos 2019 Cumartesi

TİRE VE ÇEVRESİNDE BUNLARI YAPIN


  • Tire pazarında gezerken, hanlara, camilere, medreselere de girip çıkmak. 
  • Birgi'nin arka sokaklarında, eski Osmanlı evlerini dolaşmak.
  • Tirelilerden karambol oynamayı öğrenmek. 
  • Kaplan Yaylası'nda doğa yürüyüşleri yapmak. 
  • Birgi Çakırağa Konağı'ndaki, İstanbul ve İzmir resimleriyle, bu kentlerin bugünkü halleri arasındaki benzerlikleri bulmak. 
  • Boyalı evlerin sıralandığı Tire sokaklarını dolaşmak. 
  • Birgi Deresi boyunca yürümek. 
  • Tire'deki kaybolan zanaatların son temsilcileriyle tanışmak. 
  • Bir perşembe günü, Birgili kadınlar­la sokaktaki fırında ekmek yapmak. 
  • Necippaşa Kütüphanesi'nde, 500 yıllık el yazması kitaplara dokunmak. 
  • Tire'nin Tahtakale Meydanı'ndaki kadınlardan iğne oyalarının isimlerini öğrenmek. 
  • Kutu Han'da Ahmet Amca'dan urgan yapımını izlemek.
  • Alibaba Dergahı'nda, Sabite Hanım tarafından gezdirilmek. 
  • Tire'nin tarihi Aliefe Han Kahvesi'nde, suyla birlikte gelen çayı içmek. 
  • Saim Amca'nın dokuma tezgahın­da, beledi dokuyuşunu görmek. 
  • Birgi'de Mehmet Emmi'nin kemanını dinlemek. 
  • Tireli kadınların peştamallarından satın alıp, 600 yıllık Eski Yeni Ha­mam'da yıkanmak.

23 Ağustos 2019 Cuma

ÇEŞME - ALAÇATI'DA EĞLENCE


Paparazzi

Ayayorgi Koyu'nun ilk ve en istikrarlı bar-res­toranı. Etrafında bir yerler kapanıp yenileri açılırken, o hep aynı kaldı. Hafta sonu, gün­düz plaj gece yemek için yer bulmak imkan­sız. Barda caz dinlemek ve Ayayorgi Ko­yu'nda hoş bir yemek için rezervasyon yap­tırmanız gerekiyor. Sabah 09.30'dan gece 02.30'a kadar açık.
Ayayorgi Koyu, 0232 712 67 67

Shayna

Ayayorgi Koyu'nda gözde eğlence mekanla­rından biri.
0232 712 11 22

Granada Beach


Hem plaj hem bar olarak hizmet veriyor. 
Ayayorgi Koyu, 0232 712 22 53-54

Sole Mar

Gündüz plaj gece bar. 
Ayayorgi Koyu, 0232 712 20 49 

Coffeeco Grand Beach 

Çeşme'de alışık olmadığımız bir mekan. Gündüz plaj, gece Çeşme'nin ışıkları ve yaka­moz eşliğinde bir akşam yemeği.
Tekke Plajı, Çeşme, 0232 712 23 24

Şamdan
Çeşme Dalyanköy'de Dalyan Piaza Hotel'in altında hizmet veriyor. 4227. Sok. No: 23 Dalyanköy,  0232 724 92 52

22 Ağustos 2019 Perşembe

İZMİR - KARABURUN'DA



BUNLARI YAPIN

  • Nergis zamanı, Karaburun'da olmak.

  • Agro Turizm Projesi'ndeki, köy pansiyonlarında kalmak. 

  • Karaburun'un üzümünü, zeytinini ve enginarını tatmak.

  • Küçükbahçe' den Çeşme-lldırı'ya manzaralı bir yolculuk yapmak. 

  • Karaburun Yeniliman'daki balıkçı kahvesinde oturmak.

  • Mordoğan' daki Ayıbalığı Kayalık­ları boyunca yürümek.


BUNLARDAN KAÇININ

  • Karaburun Yarımadası'nda mavi bayraklı plajlar olduğunu bilmemek. ıl' Küçükbahçe'de yaşayan Serol Ömerler'in, " Bizim Karaburunlular" kitabında , yarımadadaki mizahı yakalamak.
  • Mordoğanlı gazeteci Neşet Özte­ kin'in rehberliğinde, 10 milyon yıl öncesine ait fosil yataklarını, işkence mağaralarını ve batık kent kalıntılarını görmek.

21 Ağustos 2019 Çarşamba

Urla - Klazomenai


Zeytin, asırlar boyu kutsal sayıldı. Ağacı, dalları, meyvesi, dinde, tıpta, ritüellerde kullanıldı. Her ne kadar zeytin ağacının varlığı, Yunanistan'da 4000 yıl öncesine kadar uzanıyorsa da, Anado­lu'da 10000 yıl önce de zeytin ağacı vardı. Bu nedenle, zeytinin anayurdu, Akdeniz olarak kabul edilir.

Urla İskelesi yakınındaki bir tarlada, Ege Üniver­sitesi'nden Arkeolog Prof. Dr. Güven Bakır'ın başkanlığında yapılan kazılarda, 2500 yıl önce­sine ait bir zeytinyağı işliği gün ışığına çıkarıldı. Anadolu'da ele geçen bu en eski ve tek zeytin­ yağı işliğinde, zeytin kırma değirmeninin yapısı ve hidrolik bilimin ulaştığı düzey belirgin bir şe­kilde ortaya çıkmış oldu. Kazılarda yapılan incelemelerde, zeytinin hamur haline getirilmesinde, insan gücüyle çalışan taş merdanelerin kullanıldı­ğı, havuzlarda bileşik kaplar esasına dayanarak, presten gelen yağ ile kara su karışımının başka bir kuyuya boşaldığı ve burada zeytinyağının yü­zeye çıkarak, kara su ile tortunun dibe çöktüğü saptandı. Bu arada, kara su ve tortu dipteki delikten başka bir kuyuya geçerken, bir önceki kuyuda biriken zeytinyağı da, kepçelerle başka bir kuyuya aktarılıp dinlenmeye bırakılıyordu.

İyonya'nın ileri bilim seviyesi göz önüne alınırsa, o dönemde başka hiçbir Akdeniz ülkesinde keşfedilmemiş bu yeniliğe şaşırmamak gerekir. Hatta bu dönemde yaşamış olan ve bir yıl önce­sinden güneş tutulmasının zamanını öngören, dünyanın yedi bilgesinden biri Tales de, yine meteorolojik tahminleriyle,o yıl zeytinin bol ola­cağını hesaplamış, bütün zeytinyağı işliklerini ki­ralayarak zengin olmuştu.


Klazomenai kazıları sırasında, Yıldıztepe etekle­rindeki nekropollerde pişmiş birçok toprak lahit bulundu. Ayrıca bir süre için, ölülerini yakarak gömdükleri de biliniyor. Kadınlar ölüyü yıkar ve en sonunda bedeni zeytinyağıyla yağlardı. Aceleyle birbirleri üzerine yapılmış gömüler, bir sa­vaşı ya da salgın hastalığı akla getiriyor. Pişmiş toprak lahitler, bazen kaba geometrik motifler­le bazen de daha özenle yapılan figürlerle süslenirdi. Lahitin baş ucuna, savaş sahneleri, ayak ucuna ise bitki motifleri işlenirdi. Bu lahitler, Klazomenai'nin ihraç ürünlerindendi. Home­ros, cenaze törenleri sırasında ateşin şarapla söndürüldüğünü anlatıyor . Ateş sönünce bu alanın etrafı taşlarla çevrilip, üzeri toprakla örtülürmüş. Homeros aynı zamanda zeytinyağını "sıvı altın" diye nitelendirmiş, Hippokrates zeytinyağını hastalarına tavsiye etmiş, Atinalı bilge Solon ise, zeytin ağacının korunması için kanunlar çıkarmıştı. Helenistik Dönem'de, zeytin ağacı kesenler, ölümle cezalandırılır ya da sür­güne gönderilirmiş.

Mitolojide, zeytin ağacıyla ilgili birçok efsane var. Bunlardan biri şöyle; Denizler Tanrısı Po­seidon'la Akıl Tanrıçası Atena, bir rekabetin içindeydi. Zeus, bu iki tanrıyı insanlığa en de­ ğerli armağanı vermekle görevlendirdi. Pose­idon bir at getirdi, Atena ise Yunanistan'ın en büyük şehri Aeropolis'in girişine bir zeytin ağacı dikti. Bunun üzerine Atina kentine tan­rıçanın ismi verildi.

20 Ağustos 2019 Salı

İZMİR'DE NEREDE KALINIR NELERE DİKKAT ETMELİ


BUNLARI YAPIN
  • İzmirli gazeteci-araştırmacı Yaşar Aksoy'un "Smyrna İzmir : Efsaneden Gerçeğe" adlı kitabında, her yönüyle İzmir'i okumak.
  • Tarihi yerler kadar kentin modern kısmına da vakit ayırmak.
  • Bu kozmopolit kentte,St. Polycarp Kilisesi'ni, Beth lsrael Sinagogu'nu ve Kestane Çarşısı Camii'ni ziyaret etmek.
  • Buca Göleti'nde vakit geçirmek.
  • Mevsim uygunsa, Kuş Cennet i'ne gitmek 
BUNLARDAN KAÇININ
  • Temmuz ve ağustosta İzmir'de olmak.
  • İzmir'in tek başına ve yürüyerek gezilemeyeceğini sanmak. 
  • İzmir'e uğramadan geçip gitmek. 
  • İzmir'deki değişimlerden haberdar olmamak.
NEREDE KALINIR? 

İzmir Hilton  
Çankaya, 0232 497 60 60

İzmir Princess Otel 
Balçova, 0232 238 51 51

The Crowne Plaza 
İnciraltı,0232 292 13 00



Anemon Otel 
Kahramanlar, 0232 446 36 56 

Ege Palas
Alsancak, 0232 463 90 90

Kaya Prestige Otel 
Şair Eşref Bulvarı, 0232 483 03 23

Best Western Otel
Konak, 0232 489 15 00
www .bestwestern.com .tr 

Palm City Hotel 
Kahramanlar, 0232 445 80 80 

Balçova Termal Otel 
Balçova, 0232 259 01 02 

Otel Devak
Mithatpaşa Cad. 0232 445 94 81 

İzmir Palas Otel
Kordon, 0232 421 55 83
www.izmirpalas.com.tr

Kısmet Hotel 
Alsancak, 0232 463 38 50

Karaca Hotel 
Alsancak, 0232 489 19 40

19 Ağustos 2019 Pazartesi

KÜTAHYA' DA NEREDE NE YENİR?


Kütahya'da sıkıcık çorbası, mercimekli tosu­num, Kütahya güveci, cimcik aşı, ev baklava­sı denemeye değer . Afyon'un sucuğu, kay­mağı, kaymaklı lokumu, helvası, bükme ve ağzı açık börekleri meşhur.

Tarihi Kütahya Konağı

Kütahya'da yöresel yemekleri tadabileceğiniz tek mekan. Geleneksel döşenmiş tarihi bir ko­nakta, size özel odalarda ve isterseniz yer sof­ralarında, en özgün şekilde pişirilmiş yemekle­ri yiyebilirsiniz; kızılcık çorbası, tutmaç çorbası, güveç, cimcik mantı, tosunum böreği, kol bö­reği, çarşaf böreği, güllaç, fırın sütlaç, ev bak­lavası... Güzel bir bahçesi var. Kurşunlu Camii yanı No: 3 
Kütahya, 0274 223 88 44

Kurtuluş Konağı
Kentin en şık, tarih kokan restoranı... 172 yıllık bu konak, bir zamanlar Kurtuluş İl­kokulu'ydu. Üniversiteyi bitirdikten sonra doğduğu yere dönüp, buraya hayat vermek isteyen, genç işletmeci Nida Olçar'ın proje­siyle restore edildi ve kentin en keyifli meka­nı haline geldi. Kurtuluş kebabı, kızartılmış dondurma, sıcak çikolatalı kek ile hint hur­ması, kuşburnu ve böğürtlenden yapılan özel Osmanlı saray içeceği dikkate değer... Pazartesi hariç her gün 08.00-24.00 saatleri arasında açık. Nida Hanım yakın bir zaman­ da Kütahya kültür turlarına başlamayı planlı­yor. Konağın alt katında, kente özgü elişi he­diyeliklerin satıldığı bir bölüm var. Asım Gün­düz Cad . Buse Çiçekçilik Aralığı, Mecidiye Mah. Dersane Sok. 
Kütahya,0274 212 04 04,
www.kurtuluskonagi.com

Özgür Pide ve Sac Kavurma Salonu 
Aizanoi'yi gezdikten sonra, bu mütevazı ve temiz lokantada bir pide molası verebilirsi­niz. Kıymalı, kuşbaşılı, kaşarlı, peynirli lezzet­li pideler ve sac kavurma denemeye değer. 
Çavdarhisar, Kütahya 0274 3511 28 81

Hisar Lokantası
Çavdarhisar' da mideniz kazınırsa aklınızda bulunsun... 
Çavdarhisar, Kütahya,0274 361 30 07

Sultan Sofrası

Kazım Usta'nın ünlü kebap salonu, Eskişehir karayolunun 2. km'sinde . Mezeler ve etler leziz.
Kütahya, 0274 225 15 15
Döner Gazino

Kale içinde, 45 dakikada kendi ekseni etra­fında tur atan , belediyeye bağlı bir restoran.
Kütahya,0274 226 21 76

Neşe Fırını

Sadece cumartesi ve pazarları açık olan Kah­raman Sokak'taki Neşe Fırın'ın tahinli ve haş­haşlı pideleri için uzun kuyruklar oluşuyor. Fı­rının bir şubesi de, Hürriyet Caddesi'nde. Bu­rası pideleri sadece pazar günü 06.00-13.00 saatleri arasında satıyor.

Yıldız Kıraathanesi

Mustafa Yıldız'ın güzel kahvesinde oturup çay içmeden, Aizanoi'den ayrılmayın.

18 Ağustos 2019 Pazar

UŞAK - KULA GEZİSİNDE YAPILACAK VE KAÇINILACAKLAR



BUNLARI YAPIN
  • Karun'un sonunu bilmeden, "Karun kadar zengin" olmayı hayal etmemek.
  • Bintepeler'de tümülüsler arasında dolaşarak, hangisinin altında hazine olabileceğini tahmin etmek. 
  • Kula'nın Emre köyündeki Carullah Bin Süleyman Camii'nin duvar re­simlerini kaçırmamak. 
  • Bir taraftan Uşak Müzesi'ni gezerken, bir taraftan da Karun hazinesi'ndeki önemli parçaların hikayelerini, müze müdürü Kazım Akbıyıkoğlu' ndan dinlemek. 
  • Uşak'ın ünlü "siyah" havucunu tatmak ve suyunu içmek. 
  • Ankara Maden Tetkik Arama Ens­ titüsü'ndeki Doğa Tarihi Müzesi'nde Çakallar'dan çıkarılan, 10. 000 yıl öncesine ait, bir çift ayak izini görmek. 
  • Palmet Halı'da Uşak halılarının ye­niden doğuşunu izlemek. 
  • Uşak'ta eski bir evin avlusunda, Uşaklı kadınlardan tarhana yapımını öğrenmek. 
  • Otel Dülgeroğlu'nun şadırvanlı av­lusunda, bir kez daha bu asırlık binaya hayran olmak.
Kısa Bilgi:
Otel Dülgeroğlu
Uşak'ın sürprizi; asırlık bir binada baş döndü­rücü şıklıkta bir kent oteli. Dülgeroğlu ailesinin misyonu olan, Uşak'ın layıkıyla tanıtımı, an­cak bu kadar güzel yapılabilir. İtalya'da veya Fransa'da rastlayabileceğiniz tarzda, 1898 Fransız yapımı bu bina, ince bir zevkle ve altı yıl süren bir restorasyon sonucu ortaya çıktı. Karun hazinesinden sonra Uşak'a gelmek için bir neden daha.
  • Kula Park Kahvesi'nde ağaçlar al­tında ada çayı içmek.
BUNLARDAN KAÇININ
  • Kentte bir sürü Uşak halısı satan dükkan olduğunu sanmak.
  • Divlittepe'nin siyah lavlarının üzerinde yürümeye çalışmak. 
  • Bir Kulalıya Çorum leblebisinin daha iyi olduğunu iddia etmek. 
BUNLARI KAÇIRMAYIN
  • Kula ' yı belediyenin yardımıyla daha keyifli dolaşmak.
  • Eşme Uluslararası Kilim Festivali'nde Eşme'de olmak . 
  • Kula sokaklarında, bir sünnet düğününe rastlamak. 
  • Uşak'ta görkemli bir cirit oyunu izlemek.

17 Ağustos 2019 Cumartesi

CUNDA VE AYVALIK NEREDE KALINIR


Cunda ve Ayvalık'taki otellerin bazılarını www.ayvalik.net't e bulabilirsiniz.

Cunda Oteli 

Yılların eskitemediği bir isim. Otelin neresinde olursanız olun, kumsal ve deniz bir adım ötede. Cunda' nın eski evleri, dükkanları, balık lokantaları yürüyerek 10 dakika uzaklıkta. Otel perso­nelinin, az rastlanır bir hizmet anlayışı var. Civarı gezmek istediğinizde, resepsiyonun dene­yimli ismi Mustafa, önünüze haritayı açacak, Cunda ve Ayvalık hakkındaki tüm sırları sizinle paylaşacaktır. Cunda, 0266 327 19 43

Altay Pansiyon

Burası kuşkusuz pansiyonun ötesinde, butik bir konukevi. Cunda'nın güzel bir arka sokağında, tertemiz odaları, keyifli bahçesi, medenİ ev sa­hipleri İzzet ve Nilgün Altay'ın yarattığı samimi bir ortam. Kahvaltısı buranın vazgeçilmezlerin­den. Özellikle yabancı turistlerle dolup taşıyor. Misafirler yemeklerin i ortak mutfakta kendileri pişirip, bahçede yiyor. Cunda,
0266 327 1O 24,

www.altaypansiyon.com 

Ortunç Motel & Restaurant

Ortunç Motel'in mavi bayraklı plajı ve gece DVD seyredilen, deniz üzerindeki barı burada kalmak için sadece iki neden. Cunda'dan Or­tunç'a giden yol yemyeşil ve ada kuş bakışı görünüyor. Bahçeye bakan odaları, samimi servi­si, sakin ortamı ve müşteri profiliyle, çizgisi belli, bu bölgede benzerine az rastlanır bir yer. Cunda, 0266 327 10 14



Palm Suite Apart

Sarımsaklı'nın en şık oteli. Sahibinin estetik kaygısı daha otelin girişinde hissediliyor. Ağaç­lar arasındaki tertemiz havuzu ve açık büfesi, müşteriye gösterilen özeni yansıtıyor. Sarım­saklı, 
0266 324 26 95

Nesos Otel & Restaurant

Cunda'nın arka sokağında, Rum mimari tarzın­da yapılmış, yepyeni bir otel. Adanın atmosferiyle uyumlu, bahçeli ve bazı odaları Cunda manzaralı. Otelin lokantası Nesos, Cunda'daki iyi balık lokantalarından bir tanesi. Cunda, 
0266 327 29 40

Deniz Motel & Restaurant

Cunda'nın ilk motellerinden. Uygun fiyatlı, restoranlı, temiz bir aile işletmesi.

Cunda, 0266 327 1O 12

16 Ağustos 2019 Cuma

BOZCAADA DA BAĞCILIK VE ŞARAPÇILIK



BOZCAADA'DA BAĞCILIK VE ŞARAPÇILIK

"Biz çavuş üzümü sayesinde okuduk" diyor Ahmet Talay. Türkiye'nin en güzel sofralık üzümü olan Bozcaada'nın meşhur, çavuş üzümünün bir asırlık geçmişi var. Çok fazla bekleyemeyen ve çabuk bozulan bu üzümü, 1950'Ierde, özellikle İstanbul'da yaşayan gayrimüslimler alırmış. Yılda 3 000 ton çavuş üzümü üretilirmiş. 1986'daki büyük kuraklık sırasında, verim düşmüş, araziler satılmış. Bu­ gün, artık üreticiler geçinmek için "prenses" olarak da bilinen üzüme eskisi kadar bel bağlamıyor. Bozcaada'nın bağcılığı, adanın tarihi kadar eski. Adaya, Rumlardan kalma bir miras. Rumlar, çocukları doğduğunda bağ diker, böylece bağların yaşını hesaplayabilirlermiş . Üzüm toplamaya başlarken de, yarı Rumca yarı Türk­çe, "Kala bereket" derlermiş.
Bugün adada üç şarap fabrikası var. İkinci ku­şak şarap üreticisi Ahmet ve Mehmet Talay kardeşler, Ataol ve Yunatçılar . Bozcaada'nın bağlarındaki üzümler, sımsıcak bir güneşin ve serin rüzgarların birlikteliğiyle olgunlaşıyor. 1982'ye kadar, Türkiye'deki şarap üretiminin yüzde 10'u Bozcaada'dan çıkarmış. Adanın 10 650 dönüm alanı bağlar la kaplı ve en büyük özelliği, yerli üzümlerle şarap yapılıyor olması. Yazla birlikte, bağ evlerine giden adalılar, Eylül­ de bağ bozumunun ardından merkezdeki evle­rine döner. 


1970'Ii yıllarda, 4 000-5 000 ton şaraplık üzüm üretilirmiş. Bugün, adadaki bağcılığın ve şarap kalitesinin geliştirilememesinin en belirgin nedenlerinden biri olarak, 1980'Ierde buraya ge­lip yerleşen İstanbulluların almış oldukları ve üzerine ev yaptıkları arazilerdeki bağların, uzun süre bakımsız kalması gösteriliyor. Şarap üreticilerinin geçirdiği bu zor dönem, devlet deste­ğiyle bir ölçüde atlatılmış Talaylara göre, son beş yıldır durum çok farklı. Ada genelindeki ye­ni bağlar , şaraplık üzüm üretimi amacıyla kuruluyor. Sofralık şarabın yanı sıra, yıllandırmaya uygun şarap üretimi için de çalışmalara başlan­mış. Adada şaraplık üç üzüm türü var: karasa­ kız, kırmızı bir üzüm. Bu üzümden yumuşak içimli, alkolce zengin, rengi koyu kırmızı olma ­ yan gövdeli bir şarap üretiliyor. Vasilaki, olarak bilinen beyaz üzümden açık sarı, yumuşak içim­li, aromaca zengin şarap yapılıyor. Karalahna, az üretilen bir tür . Bu şarabı üretmeye ilk kez Talaylar, beş yıl önce başlamışlar. Monosepaj (tek tür üzümün kullanıldığı şarap) , koyu kırmı­zı renkli, dinlendirerek yumuşatılmış bir şarap elde ediliyor. Ayrıca Bozcaada toprağında nasıl bir sonuç vereceği merak edilen Anadolu üzümleri ve Fransız orijinli, Cabernet Sauvig­non, Merlot, Chardonnay, Sauvignon Blanc gi­bi şarap türleri deneniyor. Şarap turlarına katıl­mak ya da kargoyla sipariş vermek isterseniz, üç fabrikadan da size yardımcı olacaklardır. Ay­rıca, fabrikaların satış mağazalarında ya da ada­daki büfelerde de şarap satılıyor. Talay (0286 697 80 80, Yunatçılar 0286 697 80 55, Atol 0286 697 80 04).