13 Eylül 2019 Cuma

Hac'ca Gitmek


Hz. İbrahim tarafından başlatılan her yıl hacca gitme geleneği, Mekke'ye kazandırdığı zenginlik ve saygınlık nedeniyle kendinden sonra gelen Araplar tarafından da kuşaklar boyunca devam ettirildi. Ne var ki giderek putperest adetlerle karışan hac, sonunda yedinci yüzyılda, Allah'a kendini adamayı ve onun emirlerine itaat etmeyi esas alan İslam'la beraber gerçek arılığına kavuşarak, derinliği olan manevi bir yolculuk halini aldı.

İki saat içinde Cidde'deydik ve sabahın geç saatlerine doğru 70 kilometre mesafedeki Mekke'ye doğru yola koyulduk. Çevremizi otobüsler dolusu hacı ve bir o kadar da farklı çehre doldurmuştu: Doğulu, Zenci, Beyaz ve farklı milletler arasındaki evliliklerin ürünü olan melez çehreler.

Yol üzerinde Hudeybiye Mescidi'nde durduk; burası yedinci yüzyılda, ölüm kalım mücadelesi verdiği dönemde, İslamiyet'in siyasal dönüm noktası olan antlaşmanın yapıldığı yerdir. Hz. Muhammed, kendisinin de aralarında yetiştiği ve “Allah birdir” mesajını ilk ilettiği Mekkeli putperest Kureyşlilerle barış antlaşmasını burada imzalamıştı.

Kureyşliler Hz. Muhammed'in mesajına amansız bir zulümle karşılık verip onu Mekke'den göçe zorlamıştı; 622'deki Hicret, İslamiyet açısından yeni bir çağın başlangıcını işaret eder. Hudeybiye'de imzalanan antlaşma, Hz. Peygamber ve onun yaklaşık 300 kilometre kuzeydeki yeni şehri olan Medine'ye karşı sürdürülen savaşları sona erdirerek, onun ve cemaatinin ibadetlerini huzur içinde yerine getirmelerine olanak tanımıştır.

Yolumuza devam ederek, Mekke'nin çevresinde içinde hiçbir av hayvanına zarar verilmesine izin verilmeyen kutsal Haram bölgesine girdiğimizi gösteren beyaz bir sütundan geçtik. Giderek yükselen bir heyecanla telbiyemizi tekrarlarken, şehrin dış mahallelerine vardık. Kâbe'nin kisve adı verilen işlemeli siyah örtüsü, her yıl yeni baştan buradaki bir binada dokunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder