17 Eylül 2019 Salı

Muhammed Hatemi Seçimi


“Toplumumuzun düşmanı önyargı ve tekelciliktir” diye bağırıyordu siyah çador'lara bürünmüş bir dizi kadın. Yürüyüşçülerin ellerinde, “Basına Özgürlük”, “Orduda Reform Yapılmalı”, “Fikir Özgürlüğü Herkesin Hakkıdır” yazılı pankartlar vardı. Onları izleyenler balkonlarda, dükkân girişlerinde durmuş, çoğu onaylar bir tavırla gülümsüyor ya da başını sallıyordu. Atılan sloganları dinleyip göstericilerin yüzündeki umut ve heyecan ifadelerini görmeye çalışarak yürüyüş kolu boyunca itiş kakış yol almaya çabalarken, aklıma Sovyetler'in dağılma sürecinde Moskova'da tanık olduğum demokrasi yanlısı komünizm karşıtı mitingler geldi.

Yürüyüşe katılanlar Tahran Üniversitesi'ne, devrim önderlerinin ateşli nutuklar çekip halka “Amerika'ya Ölüm” sloganları attırmasının âdet olduğu Cuma Namazgâhı'na yöneldiler. Açık gri bir cüppe ve siyah mokasen giyen, başında da Hz. Muhammed'in soyundan geldiğini simgeleyen siyah bir sarık bulunan Hatemi, bulunduğu yerin hemen altından başlayarak civardaki kaldırımlara ve sokaklara kadar taşan bir kalabalıkla karşı karşıya idi. Yandaşları beş dakikayı aşkın bir süre boyunca ıslık çalıp bağrıştılar, havaya yumruk salladılar. Sonunda Hatemi onları sakinleştirmeyi başardı.

“Dinin geleceği, özgürlük meselesinin halledilip halledilememesine bağlıdır; yoksa geleceği olamaz” diye seslendi kalabalığa. “Eğer din özgürlükle çatışma içine girerse, bundan din zarar görür.”

Hatemi konuşmasını sürdürürken küçük bir grup, “Amerika'ya Ölüm!” diye bağırmaya başladı. Ama hemen ardından kükrercesine yükselen “Tekelciliğe Ölüm!” sloganları onların sesini bastırdı. Hatemi, kürsünün bulunduğu platforma süzülen ikindi güneşinin altın ışıkları arasında bir an durdu. Ardından, ağzından herkesi susturan şu kelimeler döküldü: “Yaşamdan bahsetmeyi tercih ederim, ölümden değil.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder