15 Eylül 2019 Pazar

Özel Kudüs


İtiraf etmeliyim ki ben buraları havanın kötü olduğu zamanlarda, kar serpiştirirken ve soğukta seviyorum. Böyle zamanlarda kalan birkaç turist de rutubetli kahvehanelere tıkılıp, karlanmış camların ardından dışarı bakar. Birkaç Ortodoks Yahudi kararlı adımlarla Ağlama Duvarı'na yürür; ama genelde sessiz olan Eski Şehir bir mezar kadar soğuktur.

Şimdi Eski Şehir'e Aslanlar Kapısı'ndan değil de Şam Kapısı'ndan girerek Tarik-ül Azab'a, yani Hz. İsa'nın gerileceği çarmıhı sırtında taşıdığına inanılan yola ayak basmanın zamanı gelmiştir. Aslanlar Kapısı'ndan değil diyoruz, çünkü eğer bu kapıdan girecek olursanız, bu yolun ve Çarmıha Geriliş Tasvirleri'nin gerçeğe uygun olup olmadığı konusunda kafa yormanız almanız gerekecektir.

Bir zamanlar bir din bilgini sır verircesine, “Hz. İsa o yoldan geçmedi” demişti bana. “Pilatus onu bugün Ermeni Kilisesi'nin bulunduğu yerin yakınında yargıladı. Sonra da gerileceği Çarmıh'ı—tamamını değil, sadece kirişini—taşıyarak Aziz Yakup'tan geçmiş, Habad'dan, yani Romalıların Cardo Maximus adını verdiği yoldan yukarı ilerlemiş ve günümüzde Hz. Davud Caddesi'nin çarşılara kavuştuğu noktada bulunan Bahçe Kapısı'ndan çıkmıştı. Gerçek Tarik-i Azab işte bu yoldur.”

“Bunu kanıtlayabilir misin?” diye sormuştum.

“Hayır. Ben sadece arkeoloji, tarih ve sağduyumdan destek alıyorum.”

Oysa eğer Şam Kapısı'ndan girerseniz, dosdoğru Kudüs'teki en lezzetli humus'u yapan, şöhretini oğullarının sürdürdüğü küçük (sadece dört masalı) ama sıcak Abu Şükrü Lokantası'na ulaşır, müze artıklarının satıldığı antika dükkânlarına bir göz atabilirsiniz. Bir Kenanlı tanrıçası. El Halil'den bir çömlek. Eriha'dan bir sikke.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder