12 Eylül 2019 Perşembe

Kudüs ve Müslümanlık


İkinci halife olan Hz. Ömer, teslim isteğini kabul etmek ve Kudüs'ün hem halkının hem de kiliselerinin güvencede olacağına dair söz vermek için bizzat geldi. Kudüs Müslümanlar için de kutsal bir şehirdi. İslamiyet diğer peygamberler gibi Hz.İsa'yı da kabul ediyordu. Hz.Muhammed ilk ibadetini bizzat yüzünü Kudüs'e dönerek yapmıştı, fakat daha sonra inen bir ayetle kıble belirlendi.

Patrik Hz.Ömer'i, Hz.İsa'nın kabrinin bulunduğuna inanılan Kıyame Kilisesi'ne götürdü. Oraya vardıklarında namaz vaktiydi; askerlerden biri Hz.Ömer'in seccadesini kilisenin zeminine sermeye kalktı. Ancak halife bilgece bir davranışla onu durdurdu ve namaz için dışarı çıktı. Müminlerin Emiri'nin burada namaz kılması halinde, Müslümanların daha sonra bu kutsal mekânı camiye dönüştürmeye kalkışabileceklerini biliyordu. Bugün küçük bir cami Hz.Ömer'in namaz kıldığı yeri işaret eder. Minaresinin gölgesiyse, her gün Hristiyanlık âleminin en kutsal ibadethanesinin üzerine düşer.

Arap fetihleri Hz.Ömer zamanında en yüksek hızına ulaştı. On yıl içinde Ortadoğu'nun büyük bölümü, aynı zamanda İran'a ve Kuzey Afrika'ya doğru da yayılan Hz.Ömer'in ordularınca ele geçirildi. Sa'd bin Ebu Vakkas, Irak'ta III. Yezdigird'in güçlerini kavurucu bir çöl rüzgârı gibi kurutup, Dicle ile Fırat arasındaki verimli toprakları aldı. Şahlar şahı bugün Sovyetler Birliği'nde bulunan Merv'e kaçınca, hanedanı tarihe karıştı.

İran'daki lüks ve servet, çölden gelen fatihlerin başını döndürmüştü. Pek çok Arap, safiyane biçimde ellerindeki “beyaz” sikkeleri verip karşılığında “sarı”larını almıştı. O güne dek sadece gümüşü tanımışlardı, altın onlar için yepyeni bir şeydi. Saad'ın askerlerinden birinin, bir zenginin kızını esir alıp sonra da 1000 dirheme geri verdiği anlatılmıştı. Ona bu fidyenin kat kat fazlasını isteyebileceği söylendiğindeyse cevabı, o güne kadar 10.000'den daha büyük bir sayı işitmemiş olduğuydu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder